1. Saatleri İleri Almak mı, Biyolojik Ritimleri Bozmak mı?
Geçtiğimiz günlerde Prof. Dr. Taner Demirer şu çağrıyı yaptı:
“Kalıcı yaz saati uygulaması kanseri artırdı. Yetkililerimize sesleniyorum: Lütfen bu kalıcı yaz saati uygulamasından vazgeçsinler, insanlarımızın biyolojik ritmini bozmasınlar.”
Bu güçlü ifade, sağlık‑bakış açısıyla dikkat çekici. Peki gerçekten bilim ne diyor? Yaz‑kış saat uygulamaları, kalıcı yaz saati ya da kalıcı standart saat… Hangi seçeneğin sağlık için avantajı var?
2. Biyolojik Ritim Nedir ve Neden Önemlidir?
Vücudumuzda “ana saat” olarak adlandırabileceğimiz bir sistem var: ışığa, karanlığa, uyanıklığa ve uykuya göre senkronize çalışan sirkadiyen ritim. Bu ritim bozulduğunda — bilimsel literatürde “chronodisruption” olarak geçiyor — pek çok sağlık riski artabiliyor. PMC+1
Örneğin:
-
Sabah ışığına geç çıkmak → vücudun “uyanıyorum, ışık geliyor” sinyalini geç almasına yol açabilir.
-
Akşamları geç ışık almak ve sabah karanlıkta uyanmak → melatonin üretiminin gecikmesine, uyku‑uyanıklık döngüsünün bozulmasına yol açabilir.
-
Uyku kalitesinin düşmesi, ritmin sürekli kayması → metabolik hormonların, bağışıklığın, hücre yenilenmesinin etkilenmesi.
Bu nedenle saat uygulamaları sadece “gün ışığından daha fazla faydalanalım” gibi görünse de arka planda biyolojik bir ters etki yaratabilir.
3. Bilim Ne Görüyor? Yaz Saati ve Sağlık Arasındaki Bağ
Saat Değişiminin Kısa Dönem Etkileri
-
“Saatleri ileri almak” (yaz saati uygulamasına geçiş) sonrası kalp krizi, trafik kazası gibi olaylarda artış olduğu bildirilmiş. Harvard Health+1
-
Uyku ve biyolojik ritim üzerindeki olumsuz etkiler konusunda uyku tıbbı kurumları uyarıyor. jcsm.aasm.org+1
Kalıcı Yaz Saati vs. Kalıcı Standart Saat
-
2025’te yayınlanan bir model çalışması, sürekli standart saat (yani yaz‑kış geçişi olmadan) uygulamasının obezite ve inme oranlarında düşüşle ilişkili olduğunu gösteriyor. Scientific American+1
-
Buna karşılık: Kalıcı yaz saati (yani saatleri sürekli ileri alma durumu) sabah ışığından mahrumiyet dolayısıyla biyolojik ritim açısından daha kötü bir seçenek olarak değerlendiriliyor. Örneğin Stanford University’nün çalışması “yaz saati kalıcı olursa sabah ışığı daha geç geliyor” diyerek bunun bir yük olduğunu belirtiyor. Guardian+1
Türkiye Özelinde Durum
-
Türkiye, 8 Eylül 2016’dan itibaren sürekli olarak UTC+3 (yaz saati) uygulamasına geçti. Vikipedi
-
Yapılmış bir çalışma: saat değişiminin iptal edilmesiyle birlikte iş kazalarında olumsuz artış gözlenmediğini; aksine bu uygulamanın iş kazalarını önleme açısından fayda sağlayabileceğini gösteriyor. PubMed+1
-
Ancak: Uygulamanın enerji, toplumsal yaşam ve sağlık açılarından etkileri hâlâ tartışmalı. Örneğin bazı görüşler, uygulamanın “sadece akşamları daha uzun gün” avantajı değil, sabah karanlığı gibi ciddi bir dezavantaj doğurduğu yönünde. Turkish Minute
4. Türkiye Bağlamında Öne Çıkan Bulgular
-
Türkiye’nin batı illerinde “sabah karanlığında mesai başlama” durumu özellikle gündeme geliyor. (Coğrafi konum nedeniyle sabah ışığından daha az faydalanma olasılığı artıyor.)
-
Gençler/öğrenciler üzerinde yapılan anketlerde, sabah karanlıkta uyanmanın uyku‑düzen ve günlük yaşam açısından olumsuz etkilediği bulunmuş.
-
Enerji ve ekonomi boyutunda da “gerçekten büyük bir enerji tasarrufu sağlandı mı?” diye akademik çalışmalar hâlâ netlik kazanmamış durumda. Örneğin “küçük bir azalma” ya da “bölgesel farklılıklar” var. DergiPark+1
5. Ne Yapmalı? Pratik Tavsiyeler
-
Sabah mümkünse ışığa çıkın: Özellikle gün ışığı erken saatlerde alındığında biyolojik ritmin dengelenmesi açısından çok etkili.
-
Akşamları parlak mavi‑beyaz ışık kullanımını sınırlayın; yatmadan önce ekran süresini kısın, ortamı loş hâle getirin.
-
Uyku saatlerinizi mümkün olduğunca düzenli tutun—her gün benzer saatlerde uyumaya ve uyanmaya dikkat edin.
-
Çalışma‑okul saatleri sabit kalıyorsa ama biyolojik zaman kaymışsa, sabahları biraz daha erken yatma ya da erken ışığa çıkma gibi alışkanlıklar yardımcı olabilir.
-
Özellikle kronik hastalık riski taşıyan bireyler (örneğin sigara öyküsü olan, düzenli beslenme ve egzersiz yapan kişiler için) ritim bozulmasını önlemek sağlık açısından ayrı bir öncelik olmalı.
Saat Uygulamasında Doğrusu Hangisi?
-
Saat değişiminin iki kez yapılması bile sağlık açısından bazı zararlar doğurabiliyor: ritim kayması, uyku bozulması, kaza/kalp krizi riski gibi.
-
Araştırmalar, kalıcı standart saat (yani yaz‑kış değişimi olmayan ama saatlerin ileri alınmadığı) seçeneğinin halk sağlığı açısından en uygun seçenek olduğunu göstermeye başladı.
-
“Kalıcı yaz saati” (sürekli saat ileri alınmış durumda) ise özellikle sabah karanlığı ve ritim bozulması riski açısından bilimsel çevrelerce eleştiriliyor.
-
Türkiye’de de biyolojik ritmin korunması, sabah ışığından yararlanabilme açısından çok kritik. Prof. Dr. Taner Demirer’in vurgusu da biyolojik ritim bozulmasına dikkat çekiyor; bu açıdan önemli.
-
Elbette saat uygulamasının seçiminde enerji, ekonomi, sosyal yaşam gibi başka değişkenler de var; ama sağlık açısından bakıldığında “biyolojik saate uygun” hareket etmek mantıklı görünüyor.
Okuyucuya sesleniş: Eğer siz de sabahları kendinizi “yataktan zıplayamamış gibi” hissediyorsanız, çalışırken verimin düşükse ya da uyku düzeniniz bozulmuşsa, belki de sorun saat uygulamasından bağımsız ama ritimle ilgili olabilir. Küçük değişikliklerle — sabah ışığı almak, düzenli uyku saati, akşamları ışığı kısmak — büyük fark yaratabilirsiniz.

1 Yorum
Hakan Gök
17-11-2025 10:39Vücudun bağışıklık sistemini olumsuz etkileyen uygulamalara son verilmeli.