Minik Beyinler ve Büyük Ekran: Çocuklar Televizyon Reklamlarının Büyüsüne Nasıl Kapılıyor?
Çocuklar ve televizyon… Ayrılmaz bir ikili gibi, değil mi? Kumanda kavgasından tutun da çizgi film karakterlerine hayranlığa kadar, evlerimizde bu ilişkinin dinamikleri epey karmaşık. Ama bu ilişkinin en sinsi ve belki de en etkili oyuncusu: **reklamlar.** Peki, çocuklar televizyon reklamlarından gerçekten nasıl etkileniyor? Hadi gelin, bu konuyu biraz kurıştıralım.
Düşünsenize, daha dün konuşmaya başlayan minik bir insan, bir anda rengarenk, müzikli, eğlenceli bir dünyayla karşılaşıyor. Üstelik bu dünyada herkes mutlu, herkes güzel ve herkesin elinde o harika oyuncak, o enfes çikolata veya o süper kahramanlı yoğurt var! E, haliyle çocuğun gözü de kalıyor tabii. "Anne, baba, bana da bundan alın!" nidaları başlıyor. İşte reklamların sihirli dokunuşu tam da burada devreye giriyor.
Çocuklar, özellikle de küçük yaştakiler, reklam ile gerçeklik arasındaki farkı ayırt etmekte zorlanıyorlar. Onlar için ekranda sunulan her şey gerçek, her şey ulaşılabilir. Bir reklamda gördükleri oyuncakla oynayan çocuğun mutluluğunu, kendi mutluluklarıyla özdeşleştiriyorlar. Ve doğal olarak, o oyuncağa sahip olurlarsa kendilerinin de o kadar mutlu olacaklarına inanıyorlar.
Reklamların etkisini arttıran bir başka faktör de tekrar. Aynı reklamı defalarca gördükçe, çocuklar ister istemez o ürüne karşı bir aşinalık, hatta bir sevgi beslemeye başlıyorlar. Sanki o ürün, hayatlarının bir parçasıymış gibi hissediyorlar. "Bak, benim sevdiğim reklam!" diyerek gururla izledikleri o 30 saniyelik görüntüler, aslında onların zihinlerine ince ince işleniyor.
Tabii, sadece oyuncak ve yiyecek reklamları değil, diğer reklamlar da çocukları etkiliyor. Mesela, bir temizlik maddesi reklamında mutlu bir aile gören çocuk, o temizlik maddesinin evin mutluluğunun sırrı olduğuna inanabilir. Ya da bir araba reklamında gösterilen lüks yaşam tarzı, çocuğun değer yargılarını etkileyebilir.
Peki, ne yapmalı? Çocuklarımızı televizyonun ve reklamların etkisinden tamamen soyutlamak mümkün değil, zaten belki de çok da doğru değil. Ama yapabileceğimiz bazı şeyler var. Öncelikle, çocuklarımızla birlikte televizyon izlemeli ve reklamlar hakkında konuşmalıyız. Reklamların amacının ürün satmak olduğunu, her şeyin reklamdaki gibi olmadığını, gerçek mutluluğun eşyalarla gelmediğini anlatmalıyız.
Ayrıca, çocuklarımızın medya okuryazarlığını geliştirmeliyiz. Onlara eleştirel düşünmeyi, reklamlardaki mesajları sorgulamayı öğretmeliyiz. "Bu reklam bize ne anlatmaya çalışıyor?", "Bu ürün gerçekten bu kadar iyi mi?", "Bu ürüne gerçekten ihtiyacımız var mı?" gibi sorular sorarak, çocuklarımızın reklamlara karşı daha bilinçli bir yaklaşım geliştirmelerine yardımcı olabiliriz.
Çocuklarımızın tüketim alışkanlıklarını da gözden geçirmeliyiz. Onlara her istediklerini almamalı, ihtiyaçları ile istekleri arasındaki farkı öğretmeliyiz. "İstediğin her şeyi alamayız ama gerçekten ihtiyacın olan şeyleri alırız" gibi net sınırlar koymalıyız.
Sonuç olarak, televizyon reklamları çocuklarımızın hayatında önemli bir rol oynuyor. Ama biz ebeveynler olarak, bu rolü kontrol altında tutmak, çocuklarımızı reklamların olumsuz etkilerinden korumak ve onlara doğru bir medya okuryazarlığı kazandırmak için çaba göstermeliyiz.
Unutmayın, çocuklarımızın geleceği, onların bugün nasıl yetiştirildiğine bağlı. Ve bu yetiştirilme sürecinde, televizyon ve reklamların etkisini yönetmek de bizim sorumluluğumuzda.
0 Yorum