Teknoloji hayatımızın her alanına öyle bir sızdı ki, artık en mahrem bilgilerimiz bile dijital ortamlarda dolaşıyor. Bankacılık işlemleri, sosyal medya paylaşımları, alışverişler derken, dijital ayak izlerimiz her yerde. Peki ya sağlık verilerimiz? Akıllı saatimiz kaç adım attığımızı sayarken, insülin pompamız hayatımızı idame ettirirken, dijital güvenliğimiz ne kadar garanti altında? İşte tam da burada, siber suçluların radarına girebileceğini belki de hiç düşünmediğiniz tıbbi cihazlar devreye giriyor.
Akıllı telefonlar ve bilgisayarlar için virüs programları, güvenlik duvarları derken bir şekilde kendimizi korumaya çalışıyoruz. Ama ya akıllı termometremiz? Ya da kalp pilimiz? "Kim uğraşır benim termometremle?" diye düşünebilirsiniz, haklısınız da, sıradan birinin aklına gelmez. Ama konu siber suçlular olunca, işler değişiyor. Onlar için değerli olan veri, ve bu veriye ulaşmak için akla hayale gelmeyecek yöntemler deniyorlar. Artık sadece kredi kartı bilgilerimiz değil, sağlık verilerimiz de büyük bir pazar haline geldi. Hastalık geçmişimiz, genetik bilgilerimiz, kullandığımız ilaçlar... Bu bilgiler, hem maddi kazanç sağlamak hem de bireylere şantaj yapmak için kullanılabilir.
Düşünsenize, insülin pompası kullanan bir diyabet hastasının cihazı hackleniyor ve insülin dozajı değiştiriliyor. Sonuçları korkunç olabilir. Ya da kalp pili olan birinin kalp ritmi uzaktan manipüle ediliyor. Bunlar kulağa bilim kurgu filmi senaryosu gibi gelse de, ne yazık ki artık gerçekleşmesi mümkün tehditler.
Peki hangi cihazlar risk altında? Aslında internete bağlı olan her tıbbi cihaz potansiyel bir hedef. Akıllı saatler, fitness takip cihazları, uyku monitörleri, tansiyon aletleri, insülin pompaları, kalp pilleri, hatta bazı işitme cihazları bile bu kapsama giriyor. Bu cihazların çoğu Bluetooth veya Wi-Fi aracılığıyla internete bağlanıyor ve verileri buluta gönderiyor. İşte bu bağlantı noktaları, siber suçlular için birer açık kapı haline gelebiliyor.
"Benim cihazım çok gelişmiş, hacklenemez" diye düşünmeyin. Güvenlik açıkları her zaman olabilir. Üretici firmalar güvenlik önlemleri alsa da, siber suçlular da sürekli yeni yöntemler geliştiriyor. Bu bir kedi fare oyunu gibi. Bir açık kapatılıyor, başka bir açık bulunuyor.
Peki ne yapabiliriz? Öncelikle, internete bağlı tıbbi cihaz kullanıyorsak, güvenlik konusunda bilinçli olmalıyız. Cihazın yazılımını güncel tutmak, güçlü parolalar kullanmak, güvenilir olmayan Wi-Fi ağlarına bağlanmamak gibi basit önlemler bile büyük fark yaratabilir. Ayrıca, cihazın üreticisinin güvenlik politikalarını araştırmak ve olası güvenlik açıkları konusunda bilgi sahibi olmak da önemli.
Sağlık verilerimizin güvenliği, artık sadece doktorların ve hastanelerin sorumluluğunda değil. Biz de bireyler olarak bu konuda daha dikkatli ve bilinçli olmalıyız. Dijital dünyanın nimetlerinden faydalanırken, olası tehlikelerin de farkında olmalı ve kendimizi korumak için gerekli önlemleri almalıyız. Unutmayın, konu sağlığımız olunca, riske atmaya değmez. Akıllı termometremizin hacklenmesi belki önemsiz gibi görünebilir, ama bu küçük açıklar, çok daha büyük tehditlere yol açabilir. Dijital dünyanın sunduğu kolaylıkların yanında getirdiği riskleri de göz ardı etmemeli, sağlığımızı korumak için gerekli adımları atmalıyız.
0 Yorum