Ahmet tanınmış bir markanın araç bakım servisinde çalışıyordu. Küçük yaşlardan beri bileğinin gücüyle çalışmış, kıt kanaatte olsa geçinmiş, ailesine bakmıştı. Onca masraf, iş güç yükü altında kendine bakmak için hiç fırsat bulamamış, bütçe ayıramamıştı. Birkaç başka sağlık problemi yanında yıllarca düzenli bakamadığı dişleri de birer birer çürümüş; bu durum onun için hem sağlık hem de estetik problemi haline gelmişti.
2015 yılında koşulları zorlayarak ne yapıp ne edip bütçe ayırmaya karar verdi ve bir arkadaşının dişlerini yapan ve implant konusunda isim yapmış bir diş hekimi Dt. Selen Taştan’a başvurdu.
Dt. Selen, Ahmet’i muayene ettikten sonra 4 adet implant diş ve daha sonra 5 adet porselen diş ve çıt çıt alt köprü yapılması gerektiğini söyledi. Ahmet bu tedaviyi artık erteleyemeyeceğinin farkındaydı.
Dt. Selen ile 15 Ocak 2015 tarihinde implant diş yapımı ve 20 Kasım 2016 tarihinde porselen diş ve köprü yapımı konusunda anlaştı. İmplantların yapım bedelini 3500 euro ve köprü ve porselen diş yapımı bedelini 10.000 TL olarak kararlaştırdılar. Ahmet tedavi ücretini ödedi ve ödemeye dair makbuzlarını sakladı.
Ancak, tedavi süreci hiç de beklediği gibi gelişmedi. Dt. Selen, implant işlemlerini kendisi yerine, muayenehanede birlikte çalıştığı diş hekimi Cenk ve diş hekimi asistanına yaptırdı. Bu durum, Ahmet ’in güvenini sarstı. İmplant dişler, daha birinci hafta içinde düştü. Dt. Selen tarafından implant dişler yeniden takıldı ancak dişler kısa süre sonra yeniden düştü. Bu döngü, Ahmet ’in yaşamını cehenneme çevirdi. 4 yıl boyunca, diş yapımı dışında 7-8 kez daha ameliyat geçirdi. Ağrısı ve eziyeti o kadar çoktu ki, hayatının en zor dönemlerini geçirdiğini hissetti.
Ahmet yaşadığı hayal kırıklığını, maddi ve manevi kayıplarını biraz olsun telafi edebilmek için dava açmaya karar verdi. İmplant işlemlerinin profesyonel olmayan bir şekilde yapıldığını ve bu nedenle çok fazla acı çektiğini ispat etmek için yemin dahil birçok delile başvurdu. Davasında, implant diş yapımı bedeli 3500 euro karşılığı 18.515 TL, köprü ve porselen diş yapımı bedeli 10.000 TL ile yasal faizi ve manevi tazminat 30.000 TL olmak üzere toplam 65.000 TL. tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davalı doktordan tahsilini talep etti.
Dt. Selen ise davanın kötüniyetli olarak açıldığını savunuyordu. 2015 yılında implant, 2017 yılında diş dolgusu işlemlerini yaptığını belirtti. Aradan 5 yıl geçtikten sonra açılan davanın haksız olduğunu, implant yapılan dişlerin tedaviden 5 yıl sonrasında fonksiyonunu yitirmesine, hastanın sigara içmesi ve kontrollerine düzenli gelmemesinin sebep olduğunu yani sonucun hastanın kusurundan kaynaklandığını iddia etti. Sigara içmemesi ve yılda iki kez kontrole gelmesi konusunda hastayı uyardığını hatırlattı. Ayrıca, hastanın tedavi ücretini eksik ödediğinin iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etti.
Mahkeme, davanın kısmen kabul ve kısmen reddine karar verdi. Mahkeme, davayı değerlendirirken iki bilirkişi raporuna dayanmıştı. İlk bilirkişi, Dt. Metin Uluocak’ın, 03 Mart 2019 tarihinde sunduğu raporda, Dt. Selen’in hastaya yaptığı işlemlerin bilim ve fenne uygun olduğu ve bedelden indirim veya geri ödemeyi gerektiren bir kusurun bulunmadığı ifade edilirken 28 Kasım 2020 tarihinde Ağız Diş ve Çene Cerrahisi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Durmaz'ın mahkemeye sunduğu ikinci bilirkişi raporunda tamamen farklı sonuçlar ortaya çıkmıştı. Bu raporda, yetersiz kemik bölgesine implant yapıldığı ve bu nedenle işlemlerin başarısız olmasının Dt. Selen'in kusuru olduğu belirtiliyordu.
Hükme esas alınan ikinci bilirkişi raporunda belirlenen tespitler ve sonuçlar, ilk bilirkişi raporundaki tespitler ve sonuçlarla büyük oranda ve açık bir şekilde çelişiyordu. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca, raporlardaki çelişkilerin giderilmesi ve maddi gerçeğin açıklığa çıkarılması açısından dosyanın yeni bir bilirkişi heyetine tevdii edilmesi gerekirdi. Ancak, mahkeme bu durumu gözetmeyip, çelişkili raporla karar verdi.
Bu karar, taraflarca yasal süresi içinde temyiz edildi. 6100 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak seçilecek konusunda uzman bilirkişi kurulunca inceleme yapılmak suretiyle mahkemenin ve Yargıtayın denetimine elverişli rapor alınarak, raporlardaki çelişkilerin giderilmesi suretiyle hüküm kurmak gerektiği gerekçesiyle karar Yargıtay tarafından bozuldu.
Bu karar, hem Ahmet hem de Dt. Selen’i çok etkiledi. Ahmet hukuk sisteminin adalete erişemeyeceğini düşünerek, büyük bir moral çöküntüsü yaşadı. O, yıllarca acı çekmiş ve hayal kırıklığına uğramıştı. Ancak, karar henüz kesinleşmemiş, dava bitmemişti, umudunu kaybetmeyecek, pes etmeyecekti.
Dt. Selen ise bu olay ile, profesyonel kariyerindeki ilk büyük hukuki problemi yaşamıştı. Onun için, bu davanın kötüniyetli olduğunu kanıtlamak ve kendini temize çıkarmak hem mesleki hem vicdani açıdan çok önemliydi. Dt. Selen, hasta hizmetleri kalitesini ve profesyonelliğini korumak için yeni bilirkişi heyetinden en iyi sonuçları elde etmeye kararlıydı.
Yeni bilirkişi heyeti, tüm tedavi sürecini ve hasta hakları ihlali olup olmadığını ayrıntılı olarak inceledi.
Ahmet bu süreçte tükenmiş bir haldeydi. Ancak, hukuk sisteminin adalete erişeceğini umarak, davayı dikkatle takip etti. Dt. Selen ise, profesyonellik ve saygın adını korumak için tüm gerekli belgeleri sunarak, tedavi sürecinin titizlikle ve hatasız olarak gerçekleştirildiğini kanıtlamaya çalıştı.
Yeni bilirkişi heyetinin incelemeleri, birkaç ay sürdü. Sonuç olarak, heyet bir rapor hazırladı. Bu raporda, her iki bilirkişi raporunun tespitleri ve sonuçları da dikkate alınarak çok yönlü ve detaylı bir inceleme yapılmıştı. Heyet, implant işlemlerinin Dt. Selen tarafından yetersiz kemik bölgesine uygulandığını ve bu nedenle işlemlerin başarısız olmasında Dt. Selen’in kusurlu olduğunu tespit etmişti. Ancak, hasta tarafından sigara içilmesi ve kontrollerine gelinmemesinin de hastanın kusuru olduğu ve zararın bu sebeple artmış olduğu da raporda belirtiliyordu.
Yeni bilirkişi raporu, mahkemece dikkatle incelendi. Mahkeme, raporda yer alan tespitleri ve sonuçları değerlendirerek, davanın kısmen kabul ve kısmen reddine karar verdi. Mahkeme, Dt. Selen’in implant işlemlerinin başarısız olmasında kusuru olduğu, ancak hasta tarafından sigara içildiği ve kontrollerine gelinmediği için sorumluluğun bir kısmının davacı Ahmet’e ait olduğu yönünde karar verdi.
Davanın Hasta ve Hekime Kazandırdıkları
Ahmet’in tazminat talebi kendi kusurundan kaynaklanan zarar miktarı düşülerek kısmen kabul edildi.
Bu davanın sonuçlanması, hem Ahmet hem de Dt. Selen için önemli bir dönüm noktası oldu. Ahmet hukuki sürecin uzun, masraflı ve zorluklarla dolu olmasının hayal kırıklığı yanında yıllarca çektiği acının kısmen de olsa tazmin edilmesinin mutluluğunu yaşadı.
Dt. Selen ise profesyonel kariyerindeki ilk hukuki sorundan kurtulmanın verdiği rahatlamayla derin bir nefes alırken bundan sonra tıbbi uygulamalar ve hasta hakları konusunda daha dikkatli olacağını düşünüyordu.
Verilen karar, tıbbi hatalar ve hasta hakları konusunda hastanın tedavi sonrası süreç hakkında gerekli ve yeterli şekilde bilgilendirilmesinin önemi ve tıbbi işlemler sonrası hastaların uyarıları dikkate alması ve düzenli kontrollerine gitmesinin hukuki sürece etkilerini vurgulayan örnek bir karar olmuştu.
Ahmet davanın sonuçlanmasıyla birlikte, dersler çıkararak daha sağlıklı bir yaşam tarzı benimsedi, sigara içmeyi bıraktı ve düzenli olarak diş hekimi kontrollerine gitti. Diş hekimi Selen ise hastalarına karşı daha dikkatli ve açıklayıcı bir yaklaşım benimsedi. Her iki taraf da bu zorlu sürecin sonunda daha güçlü ve daha bilgiliydi.
Bu yazı, Av. Selvi ÖZÇETİN tarafından yargı kararlarının incelenerek herkes tarafından anlaşılabilecek dille hazırlanan "Sağlık Hukuku Öyküleri" kitabının bir bölümüdür.
0 Yorum